3 Mayıs 2015 Pazar

[Blog Tur] Kızıl Yükseliş - Pierce Brown | Kitap Yorumu - Yazar Tanıtımı


Ben Azrail'dim ve ölüm de gölgemdi.


Kitabın Adı: Kızıl Yükseliş
Orijinal Adı: Red Rising
Yazar: Pierce Brown
Çevirmen: Selim Yeniçeri
Serinin Adı: Kızıl Yükseliş Üçlemesi
Seri Kitap Numarası: 1
Tür: Distopya, Bilim Kurgu
Yayıncı: Pegasus Yayınları
Fiyatı: 29,50 TL (Ciltsiz), 39,50 TL (Ciltli)
Sayfa Sayısı: 448
Yayın Tarihi: Nisan 2015
Ben dünyaları ateşe verecek kıvılcımım. Ben zincirleri kıracak çekicim. Ben halkımın ve esaret içinde yaşayan herkesin umuduyum. Çünkü biliyorum ki insan kendini köleleştiren adaletsizlikle özgürleşemez. Gelecekte, renk kodlarına göre sınıflara ayrılmış Toplum'un en alt sınıfını Kızıllar oluşturmaktadır. Diğer bütün Kızıllar gibi Darrow da, Mars'ı yeni nesiller için yaşanılır bir gezegen haline getirdikleri inancıyla günlerini madenlerde çalışarak geçirmektedir. Üstelik bunu severek ve isteyerek yapmakta, kanı ve teriyle çocuklarına daha iyi bir dünya bırakacağına inanmaktadır.

Ancak Kızıllar kandırılmıştır. Darrow, halkının yozlaşmış yönetici sınıfın kölesinden başka bir şey olmadığını keşfettiğinde adalet özlemi ve kaybettiği aşkının anısıyla hırslanır. İnsanlığın yeni nesil Altın hükümdarlarının güç için mücadele ettiği efsanevi Enstitü'ye sızmak için her şeyden vazgeçer. Hayatı ve medeniyetin geleceği pahasına en başarılı ve en vahşi Altınlarla rekabet etmek zorunda kalacak olan Darrow'un düşmanlarını yenmek için artık yapmayacağı şey yoktur… Bu, onlardan birine dönüşmek anlamına gelse bile. 


Merhaba millet!!!!

Döndüm gibi dönmedim gibi ama uzun zamandan sonra bir turla karşınızdayım. Bu turu kaçıramazdım. Uzun zamandır takipte olanlar ve muhtemelen ben İzmir kitap fuarı sırasında Pegasus'tan alacakları kitaplarının arasına "Muhteşem bişi kesin okumalısın, çok çok ama çok güzel bir kitap!" diyerek zorla eklettiğim arkadaşlar toplaşın, toplaşın, yeni tur kitabının gönderisini yazmaya başlıyorum. :)

Her distopya turunda ısrarla söylüyorum, yeni gelenler için tekrar edeyim; Ben var distopya düşmanı olmak! Amma ve lakin bazen karşınıza bir distopya çıkar ve ruh distopyamı bulmuşum dersiniz. Hah, işte Kızıl Yükseliş öyle bişi. Kitaba sarılıp bir süre hayal kurmak istiyorum. Sadece distopyalar arasında değil ayrıca pek sevdiklerim arasında da yer buldu kendine. Ben kitap hakkındaki duygularıma daha fazla dalmadan ne hakkında olduğunu ufak bir özetleyeyim. İzmir kitap fuarında Pegasus Yayınları'nın fantastik tarafına uğrayanlar, bu özeti büyük ihtimal duymuştur. :D

Efenim, yıl bilmem-kaç, insanlar hep öngördükleri gibi Dünya'nın canına okumuşlar. "Daha iyi bir yaşam için" insanlar renk kodlarına ayrılmış ve her rengin kendi işi var. Hepsi "insanlığın" geleceği için! En alt sınıf olan Kızıllar Mars'ta "tüm insanlık" için oldukça kötü şartlarda Helyum-3 çıkartarak gelecek nesillerin Mars'ta yaşayabilmesini sağlayacak olan atmosferi Dünyalaştırma sürecine canla başla katkıda bulunmaya çalışıyor. İnsanlığın geleceği için Mars'ın madenlerinle canla başla mutlu ve istekli bir şekilde çalışmak... Çocukları için elleriyle yeni bir dünya inşa etmek... Ne ulvi bir görev!

Yalan efenim hepsi. Bilmem kaç yüzyıl yemişler tüm Kızılları. En iyi köle istekli olandır mantığı ile insanları bir hayale inandırmışlar. Oldukça uzun bir süre tıkır tıkır işlemiştir bu durum. Tabi Darrow gerçekleri öğrenene kadar.. Ve şimdi her şeyi değiştirmeye, bu birbirinin üzerinden geçinerek ilerleyen ve tamını Kızılların sırtlandığı sistemi çökertmeye kararlıdır. Fakat isyan ederek değil. Hayır! Darrow'un içinde bulunduğu plan daha incelikli, daha derinden ve daha eski bir şey. Tarih kadar eski, yıkılamaz denen duvarların içine sızan bir plan. Truva'yı yerle bir eden bir plan..

Kitap işte böyle bir şey. Benim hissiyatlarıma geri dönersek.. Kitapta;
  • distopya
  • bilim kurgu
  • mitoloji 
  • epik fantastik gibi savaş sahneleri 
  • periyodik cetvel √ (nasıl diye sormayın kitabı okuyun, tek diyeceğim Pierce çalışmış^^)
Daha ne olsun arkadaş. :D Zeki karakter severim. Darrow'un ilk kısımdaki halleri beni deli etmişti. Topluma olan sadakati falan filan. Sadakat nedir bilmediğimden değil ama ip boynuma dolanacak olsa da yanlış olan şeyleri düzeltmeye meraklı biri olarak Darrow'un defne kutlamalarından sonra bile inat etmeye devam etmesi beni deli etti. Fakat dünyada en korkulması gereken insanlardan biri ölümüne sadık olduğu kişinin ihanetine uğrayan birisidir. Ki bu karışıma bir tutam ölüm konursa mükemmel zehirli karışım elde edilir. Her şey iyiydi güzeldi ama Eo'nun yaptıkları da ayrı bir mevzuydu. Ona da bir parça kızmış olabilirim. :D

İkinci kısım ve başladığında kitap beni benden aldı zaten. Yapıştım bırakamadım. Vahşet meraklısı bir insan falan olduğumu düşünmeyin ama insanların zihinlerinin kırıldığı noktalarda hiç bir şeyi umursamadan doğru yolda hedefe kitlenerek ilerledikleri ve gerçek güçlerini gösterdikleri zamanları severim. Çünkü insan dediğin şey kırılgandır. Çok fazla şey yüklersen kırılır. Ve gerçekten güçlü olanlar daha akıllı ve güçlü çıkar ki Darrow bunlardan biriydi. Zeki, güçlü ve istekli. Delirmedi ve ya canileşmedi ama yapması gerekeni insanlıktan çıkmayan bir soğukkanlılıkla yaptı. Ve laf aramızda insanlık gelecekte Altınların pek sahip olmadığı bir vasıf.

Bir sürü bir sürü şeyi yazmışım zaten biraz daha devam edersem sabaha kadar yazarım bence. :D Tam bu sebeple şu aralar en sevdiğim yazarlar kürsüsüne kocaman adımlarla tırmanmaya çalışan Pierce'çığımı tanıyalım biraz. Şimdiden bir sonraki gönderime kadar esen kalın efendim!!!

Son olarak Tura katkılarından dolayı Pegasus Yayınlarına bir sürü bir sürü teşekkürler.

Ayrıca olmaz ama belki bir ihtimal olur da kitabın sevgili çevirmeni Selim Yeniçeri gönderimi okursa, kendine buradan oldukça büyük bir hayranı olduğumu belirtmek istiyorum. Daha öncekileri gibi yine mükemmel bir çeviri ile bize yeni bir kitap kazandırdığı için teşekkürü borç bilirim. Ne de olsa bir kitabı okunur kılan sadece yazar değil. Çoğu zaman farkına varılmasa ve isimleri sadece kitapların ön sayfalarında küçük harflerle geçse de çevirmenlerin iyi çalışmalarıyla rahat bir şekilde okunan kitaplar ve tam tersi durumda okunamayan kitaplar var. Tam bu sebeple çevirmenimize de kocaman bir teşekkür. :) 

Pierce Brown

Pierce Brown kimdir diyenlere şu yanda gördüğünüz tatlı bir gülüşe sahip olan sevimlilik abidesi abimizdir. Hakkında okuduğum bir makaleden geçen rakamlardan çıkardığım kadarı ile aşağı yukarı ben yaşlarda, tahminen 1988 doğumlu ama 1987'de olabilir. Zira 2014'te çıkan bir yazıda 3 yıl önce 23 yaşında olduğu belirtilmiş ama hangi aya göre 23 bilemiyorum. 

Çocukluğu boyunca 8 farklı eyalette yaşamış. Etrafı keşfetmeyi çok sever Pierce. Ayrıca kuzenleri için ormanda çeşitli tuzaklar ve kaleler inşa etmiş. (Enstitünün nereden geldiğini anladık sanırım.^^) 2010'da mezun olduğu zaman çalışmalarına Hogwarts'ta devam etmenin hayalini kurmuş ama tek bir büyülü kemiği bile olmadığı için Muggle hayatına uyum sağlamak zorunda kalmış. 22 yaşındayken Kızıl Yükseliş'in ilk taslağını bitirmiş. 

Ayrıca evinde DVD rafında göreceğiniz ilk şeyler Indiana Jones ve Yüzüklerin Efendisi yanında yer alan Battlestar Galactica imiş.(uuuuuuuuuu, Pierce'çığımı daha bir sevdim. Fakat umarım oralarda bir yerde Tolkien kitapları da vardır^^) duvarda bulunan bir Grand Moff portresi varmış ve bunu eve gelenlerin Nerd IQ'sunu ölçmek için kullanıyormuş. Şöyle ki portrenin kime ait olduğunu bilirseniz Pierce ömür boyu arkadaşlık ve Star Wars maratonundan sonra hayat boyu bedava bira teklifinde bulunuyor. Ödül büyük kısacası.^^

Vedaya Pierce'ın çalışma masası önündeki fotoğrafıyla yapalım. Söylemeden edemeyeceğim benim çalışma ortamıma yakın bir çalıma ortamı var. :D


Hiç yorum yok :

Yorum Gönder